Bu yazı TMMT nin aylık İçsel Gazetesi Toyota Türkiye & SANet Web Sayfası için hazırlanmıştır. Belki sözü edilen ortamlarda kısaltılarak yayınlanabilir. Resimler özgün olup tarafımdan çekilmiştir. Erkan Kiraz erkankiraz@yahoo.com
[İzmit-Kocaeli Uzunçiftlik
ten, Adapazarı-Sakarya Kazımpaşa ya]
Kısaca Kazımpaşa,
Köfte & Et Lokantaları
Kazımpaşa Köfte ve Et Lokantaları
Adapazarı köftesinin şöhretini duymayan yoktur, özellikle ıslama köftesini. Zaman içinde köfte çeşidi ve bunun sunuluş şeklinde değişiklikler olmuş. Bir kısım köfteciler daha değişik ve daha iç açıcı mekanlarda müşterilerine hizmetlerini sunmaya başlamışlar. İlgi toplayan mekanlardan biriside Kazımpaşa dır.
Adapazarı Kazımpaşa mevkii, şehiriçine giden yolun şehre dönmeden önce ilk trafik ışıklarından sola, kuzeye doğru dönülerek gidilen bir semttir. Bu yol tarifi biline, Adapazarı na Ankara sfaltı üzerinden ulaşımına göredir. Köfte ve Et Restoranları Kazımpaşa semtinin sol yani batı kesitinde yer almaktadır. Bu yol Eski İzmit-İstanbul Yolu dur. Restoranlar genelde geniş ve yeşillik mekanlar içersinde yer almakta, çoğunlukla araba ve çocuk parkı bulunmaktadır. Lokantaların konumu ve yerleştirilmesi Sakarya Vadisini neredeyse kuşbakışı gözler önüne serecek şekilde yapılmıştır.
Kazımpaşa da köfte keyfini başka şekilde yaşama seçeneğinden sözedeceğim. Bu seçeneği daha önce deneyenlerin olma olasılığı normaldir. Bazı doğa ve çevresever dostlarım Uzunçiftlik ten Kazımpaşa ya Köfte Keyfi ni neredeyse alışkanlık haline getirmişlerdir.
Doğal olarak sözünü edeceğim bu köfte turu, Adapazarı nın batı tarafında yaşayan yada o taraftan gelecek gezginlere ve doğa severlere daha uygun gibidir. Doğu tarafta yer alanların bu turu yaşamaları için mutlaka İzmit-Uzunçiftlik sapağına gelmeleri, oradan başlamaları gerekir.
İstanbul-İzmit arası otoyolla yaklaşık bir ile birbuçuk saat sürmektedir tercih edilen sürate bağlı olarak. Uzunçiftlik Sapağı na ulaşmak için iki seçenek vardır; birincisi İzmit in Batı Girişi, diğeri Doğu Girişi.
Uzunçiftlik Sapağı na İzmit istikametinden, Köseköy trafik ışıklarından sonra ilk sapaktan sola sapıp, Adapazarı yönünden ise İzmit otoyol Doğu Girişi üst geçidine varmadan önce sağa dönülerek Çelik Halat Fabrikası önüne ulaşılmaktadır. Kafamız karışırsa gördüğümüz, yada rastladığımız ilk kişiye sormakta yarar var. Fabrika önünden doğuya doğru devam edilerek Uzunçiftlik-Akmeşe yolu takip edilmektedir.
Uzunçiftlik yoluna saptıktan sonra, yol tatlı bir eğimle önce kuzeye sonra doğuya doğru bir zigzag çizecek ve ta Ketence ye Hoş Geldiniz levhasına değin dümdüz devam edecektir. Etrafımız yemyeşil ekili alanlar yada kavak benzeri ağaçlarla kaplı dümdüz bir ovadır.
Ketence-Akmeşe Sapağı ndan sonra yol daha ziyade orman arasında zigzaglı olarak devam etmektedir ve oldukçada dardır. Ancak sürüş açısından aşırı bir tehlike yoktur. Yol oldukça bakımlı ve kusursuz gibidir. Bu arada yol üzerinde bulunan Sürücü Kursu bu yol üzerinde ve gölet civarında deneme sürüş çalışmaları yapmaktadır. Üzerlerinde Sürücü Adayı yazan ve genelde Toyota olan arabalara karşı dikkatli olunmasında yarar vardır. Sürücülerin deneyimsiz, yolunda dar olduğunu gözardı etmeyelim lütfen.
Ketence Sapağı na varmadan önce sol kesitte yer alan ve yazın oldukça tutulan piknik alanı olan gölette bir süre mola vermemizde yarar vardır. Hem içimiz rahatlar soluklanırız, hemde gözlerimize manzara keyfi tattırmış oluruz. Gölet mendireği üzerine araba ile gidilebilmekte ve gölet tam ortasından seyredilebilmektedir. Göletin etrafı ulu ve sık ağaçlarla kaplıdır.
Fotoğraf makinamız yanınızdaysa ki mutlaka öneririm-, güzel görüntüler alabiliriz. İstenirse gölet etrafında, istenirse uygun herhangi birt yerde bir mola verilip kahvaltı türü birşeyler atıştırılabiliriz. Şayet benim gibi beraberinizde aparatif türü yiyecek, buzluk yada çay ve su termosu taşıyorsak, bu hiç zor olmaz. Keyfine de diyecek yoktur. Ama illa ben sıcak çay isitiyorum dersek, o zaman Ketence Sapağı na varmadan önce ilk yerleşim yeri, sol tarafta Kirazoğlu Köyü (Mah.) dür. Orada bir köy kahvesi var ve önünde rahatça parkta edilebilmektedir.
Yol üzerinde rastlayacağınız köyler tamamen, 1. Dünya Savaşı ndan itibaren yöreye yerleşmeye başlayan Muhacir (Göçmen) yada 1931 yılları sonrası yöreye yerleştirilen Bulgaristan Mübadele Muhacirleri (Karşılıklı Değişim Göçmenleri) ile yerleşik Manav (Türkmen) köylerinden ibarettir. Ancak Manav köyleri daha ziyade, daha kuzey taraflarda yer almaktadır.
Yol üzerinde rastlayacağınız, oldukça düzgün, düzenli ve konut bahçeleri güllerle bezeli Karaabdülbaki Köyü nde mola vermek ve soğuk suyundan içmek isterseniz, kararınızdan pişman olmazsınız. 1953 yılında yapıldığının izlerini taşıyan köy çeşmesinden ellerinizi-yüzünüzü yıkayıp kanıncaya kadar su içebilirsiniz. İsterseniz köy kahvesinde çayınızıda içebilir ve çevrenin görüntülerini alabilirsiniz. Yol boyunca rastlayacağınız manzara birbirini aratmayacak güzelliktedir. Bu güzelliği ve yeşilliği açıkça bozup tahriş etmiş özel konutlara ve villa kümelerine de rastlayabilirsiniz, çevreyi ağaçlandırma gayreti içersinde olan Sivil Toplum Kuruluşları nın çabalarınada.
Kapaabdülbaki Köyü nden hemen sonra Özürlüler Okulu nu geçtikten sonra ilk dönemeçte kısa bir mola verip genel manzarayı mutlaka görmenizi öneririm. Batı, güney-batı ve doğu tarafının manzarasını seyre doyum olmuyor. Ta aşağılarda gölet ve etrafı yemyeşil orman, aralara adeta serpiştirilmiş köyler ve parlayan cami kübbeleri, yanlarında yükselen minareler.
Sapakpınar Köyü ne varmadan önce yolun sol tarafında üzerine Çurçur Çeşmesi yazılmış bir çeşme müştemilatına rastlayacaksınız. Burada mutlaka kısa bir mola veren. Suyundan için, başınızı ve kollarınızı soğuk suyla yıkayın, arabanızın eksilen suyunu tamamlayın, tozlanan camlarını yıkayın.
Mezarlık etrafında yer alan tahminen yaşları yüze yaklaşan ulu ağaçlar arasından Sapakpınar Köyü nün köy camisi ve kahvesine ulaşacaksınız. Kahve sol tarafta yani güneyde cami ise tam karşısında yer almaktadır. Depremde camilerin neredeyse hepsinin minareleri yıkılmış, özellikle eski ve yaşlı camilerin. Arabanızı kahvenin önüne yanaştırabilir ve bahçesine yerleşebilirsiniz. Siz daha oturacak sandalye aramaya başlamadan önce, oturmakta olan köylülerin size Hoş geldiniz dediğini duyarasınız. Hemen yer gösterecekler. Çaylar hemen söylenecek ve olasılıkla kalkışta, size para ödettirmeyeceklerdir. Siz ödemek için ısrar edince de Ödendi ağbi cevabını alacakjsınız.
Kahve bahçesinde çam ağaçları ve diğer gür yapraklı yöre ağaçları mevcuttur. Yörenin doğal ağaçları, meşe, çınar ve karaağaç denilen ağaç türleridir. Bu ağaçlarda bol yapraklı, koyu yeşil ve oldukça geniş bir gölge oluşturmaktadır.
Etrafınızda çiçeklerin ve güllerin bolluğundan şaşırmayın. Köy geçimini hayvancılık, sütçülük ve meyvecilikle sağlamaktadır. Süt toplayan, çelik depolu kamyonetleri görebilriz.
Kahve bahçesinin köşesinde oturan Mehmet Amca ve cıvıldayan kuşunu mutlaka fark edeceksiniz. Hemen, omzunda bir kuş olan bir adam yada etrafta kuş kafesi filan aramayın. Ak sakallı Mehmet Amca, bahçenin köşesinde oturuyor ve cebinden kabukları ayrılmış ayçekirdeklerini yere serpiştiriyorsa, ardından cıvıldayan kuş mutlaka yakınına gelecektir. Çünkü yuvası hemen, kahve bahçe kapısının dibinde yer alan küçük çam ağacının ilk dalındadır. Mehmet Amca ya göre, kuş yavrularını yuvadan uçurmuş ama hala beslemeye devam etmektedir. Çekirdekleri gagasına doldurmakta, yavrularını besleyip geri gelmektedir. Kuş iki senedir Mehmet Amca ile muhabbetini sürüdürmekteymiş. Anlattığına göre, geçen dönem, yuvasından daha yavrularını uçurmadan önce, yuvasının bulunduğu ağaca yakın bir yere bir köpek yavrusu gelmiş. Mehmet Amca da arkadaşları ile diğer köşede muhabbette imiş. Kuş sürekli olarak Mehmet Amca nın yakınına geliyor, kesintisiz cikleyip adeta köpeği işaret ediyormuş. Neden sonra Mehmet Amca durumu kavramış, köpeği uzaklaştırmış ve kuşta normal durumuna dönmüş.
Şayet biraz fazla vakit ayırmak isterseniz, Mehmet Amca nin tatlı yaşam öykülerini ve köyle ilgili geçmiş bilgileri dinleyebilirsiniz. Ayarılacağınız vakit, bence Mehmet Amca dan izin talep etmek ve elini öpmek onu çok memnun edecektir ve size olasılıkla, memnuniyetini ifade eden şu cümleleri söyleyecektir. Erkan Bey, ben hep buradayım, yoksam sorun, memnun oldum, yolunuz düşerse mutlaka yine gelin. Benim adım yerine kendi adınızı yerleştirin. Mehmet Amca nın ne denli dikkatli ve kibar olduğunu farkedeceksiniz.
Sapakpınar Köyü den sonra rastlayacağınız ilk yer Akmeşe-İzmit-Adapazarı Sağı yada üçyol ağzıdır. Bu mevki konumuna göre daha yukarıda yer almakta ve çevre çepeçevre rahatlıkla izlenebilmektedir. Akmeşe Yolu na, sola yani kuzey tarafa sapmadan devam edilirse Kazımpaşa ya varılmaktadır.
Bence, burada bir mola verip şöyle etrafı izlemede ve soluklanmada yarar vardır. Akmeşe, E5 yolu üzerinde yer alan Uzuntarala dan sonra bölgenin tek Belediyesi olan beldedir. Ama Uzuntarla ya göre daha kuzey-doğuda yer almaktadır. Bu sapaktan kuşbakışı Akmeşe ve Akmeşe ya ulaşan iki yol rahatlıkla görülmektedir. Doğu tarafta yer alan yol stabilize, batı tarafta yer alan yol ise normal asfalttır.
Bu sapaktan sonra doğuya doğru yol üzerinde yer alan ilk köy İzmit il sınırları içinde, bunun daha doğusunda yer alan köy ise Adapazarı il sınırlar içindedir. Bu sapağa kadar İzmit e olan uzaklık yaklaşık 25Km ve Kazımpaşa ya geri kalan mesafe ise yaklaşık 5 Km dir.
Bu sapakta karar size kalmaktadır. Ta yanıbaşına varılan tarihi Akmeşe (Arbaş) Beldesini görmeden ve yöreye ait neredeyse her türlü bilgiye sahip, aydın düşünceli, bildiklerini ve öğrendiklerini paylaşmak için inanılmaz şeyler yapmış Sn. Yakup Özkan ile tanışmadan gitmek büyük kayıp olur. Ne dersiniz!
Akmeşe ye iki yolla ulaşılmaktadır. batı tarafta yer alan oldukça düzgün ve pürüzsüz asfalt yol ve doğu tarafta yer alan vadinin içinden geçen stabilize, toprak rengi yol. Bence gidişte alsfalt yolla gitmede ve donüş için stabilize yolu kullanmada yarar var. stabilize yol tozlu ve pürüzlü olsada, sağladığı çevre manzarası ve güzelliği açısından oldukça etkilidir.
Akmeşe merkezine batıdan doğuya uzanan bir istikamette ulaşılmaktadır. Giriş yolu dar ve zigzaklıdır ama köy camii, yatılı ilköğretim okulu ile Cumhuriye Parkı ndan sonra çarşı yolu doğuya doğru dümdüz ve dik olarak inmektedir.
Arabamızı inşaati süren yeni okul binasının bahçesi önünde yer alan parka bırakabiliriz. Parkın batı tarafında yer alan kubbeli tarihi çeşme arkasında köyün camii yer almaktadır. Cami depremde ağır hasar görmüş ve minaresi yıkılmış.
Vaktiyle cami, ilkokul ve yatılı bölge ilköğretim okulunun yer aldığı bu geniş alanda Ermeni Bölge Merkez Kilisesi ve bunun etrafında da Papaz Eğitim ve Yetiştirme Okulları ile müştemilatı yer almaktaymış. Yıllar yıllar öncesinde. Geriye neden birşeylerişn kalmadığı ile ilgili bir yorum yapmam olanaksız. Gerekçeler nasıl açıklanabilir, politikalar nasıl yorumlanabilir yada nasıl diyeyim, geçmişe ait hazinelerimiz, nasıl korunmalıydı yada korunmalımıydı? Bazen bu tür sorulara Türkiye de cevap aramak insanın başını derde sokuyor.
Köylülerin söylencelerine göre, Kurtuluş Savaşı nda Yunan ordularından bir kısım bu Ermeni yerleşim merkezine yani Osmanlı zamanında Arbaş (Akmeşe) diye anılan yere yerleşmiş ve buradan kovulmuş. Diğer bazılarına göre ise bizce çok tanınan ve biline Makarios, Arbaş papaz Okulunda eğitim görmüş. Bunu pek kavrayamadım. Bildiğim kadarı ile Ermeni ve Rum Ortodoks Kiliseleri birbirlerinden tamamı ile ayrdıdır ve vaktiyle Arbaş ta tamamen Ermeni yerleşim yeriymiş. Yani yörede Rum kökenli Osmanlı tabası yaşamıyormuş.
Eğer Akmeşe nin geçmişinin izlerini sürmek isterseniz, zahirecilik yapan, Sn. Yakup Özkan nın dükkanına mutlaka uğrayın. Güleç yüzlü, 38 yaşlarında, dinamik ama bilgili ve araştırmacı bir kişi. Koşullarına göre harika şeyler yapmış. Araştırmış, kayıtlar tutmuş, öğrendiklerini yazılara aktarmış, kısaca Akmeşe ile geçmişten günümüze ne varsa herşeyi belgelemiş bir Akmeşe aşığı ve gönüllüsü. Adeta serbest gazeteci yada araştırmacısı.
Ufacık bürasunda, koltuğunun arkasında, Akmeşe nin 1889-1914 yıllarına ait siyah & beyaz resimlerini farkedeceksiniz. Gözlerinize inanamayacaksınız. Eski Akmeşe (Arbaş) adeta bugünkü tarihi Roma, Heildelberg yada Venedik şehirleri gibiymiş vaktiyle. Ve puf, şu anda hiç bir şey yok. Belki bir kısmı savaş koşullarında, geri kalanlar olası deprem ve yangınlarla yitip gittiler ve geri kalanlarda..
Sn. Yakup Özkan çalışmalarını ve gayretlerini paylaşmak için çok gayret etmiş bazen başarmış bazen başı derde girmiş. Ama bana gösterdiği Toplumsal Tarih isimli derginin, 78, 82 ve 83. sayılarında çabalarının meyvelerini okuma fırsatı buldum. Çalışmalarının bir kısmını yayınlatmış. Yazısından birisi Mübadil Muhacirler (Karşılıklı Değişim Göçmenleri) başlığını taşıyordu. Göçün her iki tarafının izlerini sürmüş, buradan giden göçmenlerin gittikleri yerlerde yaşadıkları zorlukları ve çileleri de incelemiş. Buraya gelen göçmenlerin yaşamlarını incelemiş.
Akmeşe den tekrar İzmit-Adapazarı sapağına döndükten sonra, doğuya doğru dönüm devam ediyoruz. İlk köyden sonraki köy bizi Sakarya il sınırlarına getirmektedir. Artık buradan Kazımpaşa yaklaşık 5 Km lik bir uzaklıktadır.
Kazımpaşa mevkiisine ulaştıktan sonra, aşağıya, güney doğru devam edilir. Yolun sağ tarafı sol tarafına göre daha yüksektir. Yani tepelerin eteklerine uzanan meyiller yolun sağ tarafında başlamaktadır.
Beğenimize göre, yolun sağ tarafında yer alan Köfte & Et Lokantalarında birini seçip, arabaımızı park edebiliriz. Oturulan yerde, Sakarya Ovası na nazır bir yeri seçmenizi öneririm. Hem yemek yer hemde manzara izleyebilirisiniz. Lokantalarda, ıslama köfte, ızgara göfte, karışık ve diğer ızgara çeşitleri mevcuttur. Ekmekler odunla pişmiş, salatalar ise bana göre çok tazedir. Köfte ardından mutlaka yoğurdundan yiyin. Burada sunulan yoğurtlar inanılmaz derece Hafif (Light) tir. Bunu bilerek mi yapıyorlar yoksa, üretilen yoğurdun bir özelliğimi bunu pek ayıramadım.
Geri dönüşü iki şekilde yapabiliriz. E5 yada eski adıyla Ankara Asfaltı na ulaştıktan sonra, ya İzmit-Adapazarı yönünü takip ederek, yada, ben bunu öneririm, Arife yoluna girip, Sapanca-İzmit yolu ile dönmek.
Burada Kırkpınar-Kurtköy mevkiisini geçtikten sonra, Maşukiye de mutlaka, Maşukiye-B.Derbent ara yolu üzerinde yer alan Çiçek Seraları na uğramakta yarar var. Herhangi bir alışveriş yapmasakta, çiçekleri ve güzellikleri seyretmek bizleri inanılmaz derecede dinlendirecektir.
Seralardan ayrıldıktan sonra, batıya doğru devam ederek, B.Derbent-Maşukiye kavşağına varırız ve buradan otoyol ile demiryolu üzerinden geçen köprüden Acısu beldesine ulaşır, sola döner ve yolumuza devam ederiz. Bu yol bizi İzmit e yada İzmit otoyol Doğu Girişi ne ulaştırcaktır.
Yok eğer buralara değin gelmek istemiyorsak, Sapanca Göl kıyısında kısa bir piyasa yapıp Sapanca Gişeleri nden otoyola girebilir ve dönüş yolumuza devam edebiliriz. İyi keyifler dilerim.
Buraya ilave ettiğim görüntüler ĵ oranında
küçültülmüştür. Özgün olanları adreslerini belirttiğim Web
Sayfalarımda mevcuttur. Resimleri ĵ oranında küçültmek zorunda
kaldım, Word Kelime İşlemcisi bu tür resim ve grafik ilevelerini taşımada oldukça zorlanmaktadır.
http://www.community.webshots.com/user/erkankiraz
http://www.community.webshots.com/user/erkankirazi
http://www.virtualtourist.com/erkankiraz
erkankiraz@yahoo.com 29/04/01
İ Copyrighted
to Erkan Kiraz.
Bu yazi ancak kaleme
alanin izni alinarak tekrar
yayinlanabilir yada dağıtılabilir.
This study may be re-copied or re-distributed
only with prior consent of its Author.
Prepared By Erkan Kiraz erkankiraz@yahoo.com
on 29/04/01.