Bu yazı TMMT nin aylık İçsel
Gazetesi Toyota Türkiye & SANet
Web Sayfası için
hazırlanmıştır.
Belki sözü edilen ortamlarda
kısaltılarak yayınlanabilir. Resimler özgün olup tarafımdan
çekilmiştir. Erkan Kiraz erkankiraz@yahoo.com
[Çoban Mustafa Paşa, Külliye, Restorasyon ve Eski
Görüntüler, Yüksek Mimar Cahide Tamer]
Gebze nin kuzey
batısına hakim olan bir tepe üzerinde yer alan büyük ve görkemli
mimari manzume, Mimar Sinan nın eserlerinden birisidir. Adı Çoban
Mustafa Paşa Külliyesi dir. Şimdilerde Gebze nin aşırı kalabalıklaşan
ve her tarafı betonlaşan şehir merkezinin içersinde
kalmaktadır. Belediye binasının kuzey-doğu tarafına
düşmektedir.
Külliye nin 1523
yılında yaptırıldığı ve
yaptırıcısının da Çoban Mustafa Paşa olduğu
bilinmektedir. Bu bilgiler caminin taş kapısı üzerinde bulunan
yazıtta yazılıdır.
Çoban Mustafa Paşa, aslen Bosnalı olup, babası
Abdülkerim dir. Genç bir çoban iken Sultan Yavuz Selim ile Mısır
Seferi ne katılır, sonraları Piri Mehmet Paşa nın
koruyuculuğuna alınır. Zaman içersinde çeşitli mevkilerde
yükselir. Sırası ile Kapıcıbaşı ve Rumeli
Beylerbeyi olur. Sonraları Yavuz Selim in kızı ile evlenip
Hakan nın damadı olur.
Daha sonraki zamanlarda
Divan-ı Hümayun 3. Veziri olur. Ardından 2. Vezirliğe terfi
eder. Kanuni Sultan Süleyman zamanında da Vezirlik görevini yürütür.
Kanuni orduları ile 1521
yılında Belgrad Seferi ne, Serdar olarak Rodos Seferi ne
katılır. En sonunda Sultan Süleyman tarafından Mısır
valiliği ne atanır. Bu görevini yaklaşık altı ay
kalır.
Mısır da
çıkan bir isyanı bastırır. Ardından İstanbul a
geri çağrılarak tekrar vezirliğe getirilir.
Sağlığında Gebze ye çeşitli vakıflar, cami ve
diğer mimari eserler yaptırır. İstanbul da vefatından
sonra, kendi adına yaptırmış olduğu Gebze deki
külliyede caminin ön tarafında yer alan türbesine gömülür.
Şayet İzmit ve
civarında oturuyorsanız ve Osmanlı eserlerinden, tıpkı
Sultan Ahmet Camii gibi bir eseri, cami yada etrafı çevrili büyük bir
mimari eseri bir arada görmek isterseniz, bence en yakında ulaşabileceğiniz
yer Gebze deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesi dir. Etrafını
çeviren taş avlusuna, her hangi bir girişinden girdikten sonra
kendinizi 15. ile 16. yy. döneminde her hangi bir Osmanlı yerleşim
yerinde hissedebilirsiniz. O derece otantik, o derece özgün ve o derece ulvi
huzur ve dinginlik verici bir ortam.
Avlu içersinde yer alan ve
yapraklarının altına güneş
ışınlarının sızamadığı ulu
ağaçlar, kuzey tarafta boylu boyuna uzanan apdest alma çeşmeleri ve
batı tarafında yer alan bazı idari odaların da
bulunduğu kemerli dinlenme bölümü. Hele batı kapısının
girişinden sonra yer alan mermer oturaklar ve etrafındaki bezemeler,
oturana ayrı bir huşu veriyor.Cami önünde yer alan son cemaat yeri de
oturup dinlenmek, 16. yy. içimize çekmek için oldukça uygun. Bu bölümde öyle
geometrik desen ve süslemeler kullanılmış ki insanın
saatlerce bakası geliyor.
Külliye tıpkı
İzmit te yer alan ve ta çocukluğumdan beri nedense Yeni Cuma Camii
olarak bilinen ama batı giriş kapısının üzerinde yer
alan yazıtta açıkça Pertev
Paşa Camii denilen Külliye nin de Gebze de yer alan Çoban Mustafa
Paşa Külliyesi tarzında yaptırıldığı
belirtilmektedir.
Osmanlı
İmparatorluğu nun geniş toprakları üzerinde yer alan belli
başlı yollar üzerine kurulmakta olan külliyelerin ayrı bir
işlevi ve ayrı bir mimari tarzı vardır. Bir kere bu tür
külliyeler belli ulaşım merkezlerine ve belli amaçları yerine
getirmek için yapılmaktaydılar. Gebze de vaktiyle önemli bir
ulaşım merkezi sayılmaktaydı. İzmit ile İstanbul
arasında yer alan hem antik tarihi açısından hem de stratejik
açıdan önem taşımaktaydı. Bu önemi ta Bitinya
Krallığı zamanında da mevcuttu. Eskihisar da yer alan kale
bunun en güzel kanıtıdır.
Külliyelerin kültürel, sosyal
ve dini işlevleri yerine getirdikleri bilinmektedir. Bu nedenlerle
ayrı bir mimari düzenlere sahiptiler. Gebze,
anlatıldığına göre İstanbul-Bağdat yolu üzerinde
yer almaktaydı. Önemli kavşaklarda yapılan Külliyeler
diğerlerinden bazı farklılıklar arz etmektedir. Bu tür
külliyelere Menzil Külliyesi denmekteydi. Menzil Külliyeleri nde diğer
külliyelerde var olan yapı birimlerine ilaveten yolcuların ve
hayvanlarının barınmalarını, dinlenmelerini ve
bakımlarını
sağlayacak yapılar bulunmaktadır. Bu ilave yapılar,
İmaret, Kervansaray ve Misafirhane dir.
Çoban Mustafa Paşa
Külliyesi nde tek parsel üzerinde yerleştirilmiş olan yapılar,
cami, Türbe, Güneş saati, şadırvan, Kervansaray, Tekke,
Semahane, Misafirhane, Medrese, İmaret, Tabhane, Ahşap ve Kütüphane
ve parsel dışında kalan ve zamanla kişisel mülk haline
gelmiş yada başka sahiplerin ellerine geçmiş binalardan
ibarettir. Başkalarının mülkiyetine geçmiş binalar manzume
ye su temi,n eden dolap, hamam ve handır.
Külliye eski haline
döndürülme çalışmaları başlatılıncaya kadar kendi
haline terk edilmiş neredeyse yıkılmaya yüz tutmuş. Bu
zaman süresi içersinde, diğer önemli yerleşim yerlerinde yer alan diğer
külliye yada benzeri mimari tarihi eserler gibi bakımsızlıktan
yıkılır hale gelmiş. Neyse ki buranın restorasyon
çalışması programa konulmuş ve tamamlanmış.
Ancak Çoban Mustafa Külliyesi
gibi şanslı olmayan, İzmit teki Pertev Paşa Külliyesi cami
ve taş avlusunun dışında hiçbir özelliğini
koruyamamıştır. Külliyenin dört bir tarafından yol
geçirilmiş, etrafında yer alan diğer yapılar ya
şahıs malı olmuş yada yol altında kalmıştır.
Sadece hamam olduğunu sandığım yıkıntılar
park alanı içinde varlığını sürdürmektedir.
Çoban Mustafa Paşa
Külliyesi nin de tek parsel kısmı dışında bulunan
hamamın belediyeye, hanın şahıslara ve diğer
yapılarında yine şahıslara geçmesi gibi. Külliyeyi
oluşturan yapı birimlerinin işlevlerine göre düzenlenmesi sonucu,
bir taraf serbest, üç tarafı ise U şeklinde yapılar ile çevrili,
merkezi bir alan oluşturulmuş. Çoban Mustafa Paşa Külliyesi nin
dört tarafından yol geçmektedir. Kuzeyde yer alan üzerine, tabhanenin bir
kısmı, helalar, Kervansaray, Tekke ve Muhdes Ahşap Ev
yerleştirilmiş. Doğudaki yol kenarına köşede yer alan
Muhdes Ahşap Ev, Misafirhane ve Medrese yerleştirilmiş.
Batıdaki yol üzerine Tabhane, Cami avlusuna ana giriş
kapısı, Fevkani Kütüphane, İmaret Binası ve Mutfaklar
yerleştirilmiş. Güneyde yer alan yol üzerine, İmaret avlu
duvarı ve girişi, Türbe avlu duvarı, Cami avlu girişi,
Medrese dış avlu duvarı ve girişi
yerleştirilmiş. Bu alan cami
avlusu ve Türbe avlusu olarak iki alandan oluşur. Bu avlu düzeni,
İzmit te yine Sinan nın 1579 yılında yaptığı
Pertev Paşa Camisinde de uygulanmıştır.
Cami ve Türbe
avlularını birbirinden ayıran ve caminin her iki yanından
başlayıp, doğu-batı yönlerine uzanan duvarı
pencerelerle hafifletilmiş ve saydamlaştırılmış.
Cami kuzey-güney ekseni üzerinde merkezi yerde yer almaktadır. Kuzeyinde
şadırvan, güneyinde türbe bulunmaktadır. Cami avlusuna üç
ayrı yönden üç ayrı kapı ile girilmektedir. Birincisi kuzeyde
yer alan tek kubbeli, tek kapılı giriş. Bu giriş hem
Kervansaraya girişi sağlamaktadır hem de yedi basamaklı
merdiveni ile daha yüksekte bulunan cami avlusuna girişi
sağlamaktadır.
İkinci girişi
batıdaki yol üzerinden, bir mahalden geçilerek cami avlusuna girişi
sağlamaktadır. Üçüncü giriş ise güneyde Gölcükönü meydanına
açılmaktadır. Abdülhamit Tuğralı, taş tamir kitabeli,
taş söveli ve taştan kemerlidir. Bu kapıdan girildiğinde
boyutları yaklaşık 4.00x0.60 m olan bir yol yer alır. Bu
yolun sağında Medrese ve Misafirhane binaları, solunda Türbe
avlu duvarı yer almaktadır. Her iki yanında yapılar
olmasına rağmen bu geçit-yol asla yürüyenlere sıkıcı
bir hava vermemektedir. Türbe avlu duvarı lokmalı klasik demir
parmaklıklı, küfeki söveli 12 adet pencere ile neredeyse şeffaf
hale sokulmuştur. Ayrıca bu uzun geçidi ferah ve ilginç hale sokmak
için Medrese ve Misafirhane binalarının bu geçide bakan pencere
aynaları, beyaz ve renkli taşlarla ve özel bir harçla kakma
tekniğinde öylesine iç alıcı şekilde işlenmiş ve
bezenmiş ki. Burada bulunanların sıkılması olanaksız.
Camii: Külliyenin merkezini oluşturmaktadır ve tek
kubbeden oluşmaktadır. Sağ tarafta tek şerefeli minare yer
alır. Beden duvarları küfeki kesme taştan olup profilli saçak
kornişleri ile son bulmaktadır. Ön tarafta beş
açıklıklı son cemaat yeri, kurşun örtü ile kaplı
klasik tuğladan örülü kubbeleri hafif kemerlere oturmakta ve bütün bu
ağırlık altı adet mermer sütun tarafından
taşınmaktadır. Tamamen mermerden yapılmış ana
giriş kapı portalinin üzerinde yer alan yazıtta harapça
harflerle caminin Çoban Mustafa Paşa tarafından 1523
yılında yapıldığı yazılmaktadır. Ahşap geçmeli kapısı üzerinde
ise 1522 yılı yazısı yer almaktadır.
Türbe: Çoban Mustafa Paşa öldükten sonra buraya
defnedilmiştir. Caminin kıble tarafında yer
almaktadır. Sekizgen bir plana göre
yapılmış ve tek kubbelidir. Giriş tarafı kare kesitli
dört mermer direk üzerine oturtulmuş. İç duvarlar renkli çinilerle
kaplıdır. Ahşap kapısı geçmeli olarak
yapılmıştır. Camları renkli ve
vitraylıdır.
Güneş
Saati: Mermerden
yapılmış olup, Türbe avlusu içinde yer almaktadır.
Şadırvan: Cami avlusunun ortasında yer alır. Merkezi
mermer bir havuzun etrafına dizilmiş, kare kesitli 6 ahşap direk
ile bunların üzerine oturtulmuş, ahşap kırmızı
topuz çatı ve direkler arasında yer alan oturma sekilerinden
ibarettir.
Kervansaray: Külliye nin kuzeyinde yer alır. İki bölüm
halinde yer alan Kervansaray ın giriş kısmı bu bölümlerin
tam ortasındadır. Kuzeydeki yoldan bir kapı ile tek kubbeli bir
antreye geçilir. Sağ ve sol tarafta karşılıklı iki
kapı yandaki iki ahıra açılır. Merdivenin üst
tarafında yer alan kapı ise cami avlusuna çıkar. Giriş bölümünde iki yanda yer alan birer
ocaklı oturma sekileri ise seyis ve görevlilerin dinlenmeleri amacı
için oluşturulmuştur.
Tekke ve
Semahane: Tekke küçük bir avlunun üç
kenarına yerleştirilmiş ocaklı 12 oda ile bu avludan
ayrı bir kapı ile geçilen daha küçük bir avlu ve semahane
yapısından oluşmaktadır. Tekke odalarının önünde
sundurma çatılı revak bulunmaktadır. Semahane avlusundan
ayrı bir kapı ile tekke bölümüne ait helalara geçilmektedir.
Misafirhane: Yolcuların konaklaması amacı ile
işlev görür. Cami avlusunun doğu kenarını oluşturan
yapı gruplarının ortasında yer almaktadır. Kuzeyinde
tekke, güneyinde ise Medrese vardır. Medrese ile Misafirhane
bağımsız iki ayrı yapı olarak düzenlenmiştir.
Ancak uzaktan bakıldığı zaman tek bir
yapıymış gibi görünür. İç avlunun her iki yanında yer
alan ocaklı iki odanın görevliler için yapıldığı
sanılmaktadır.
Medrese: Külliyenin güney-doğu köşesinde yer
alır. Kuzeyinde, medresenin helaları ve misafirhane vardır.
Batısında cami avlusunda geçişi sağlayan geçit vardır.
Doğu ve güney tarafında ise yol vardır. Üstü kiremit örtülü
olup, kirpi saçaklar oldukça yüksek duvarları vardır.
İmaret: Yoksulları ve kimsesizleri doyurmak işlevini
görür. Türbe avlusunun batı kısmında uzunlamasına yer
almaktadır. İki yanda kubbeli ikişer oda arasında yer alan
mutfaklar yola doğru genişletilmiş ve üzerleri sekiz kubbe ile
örülmüştür. Havalandırma, ateş bacaları, kubbeler üzerinde
yer alan bir bacalar zinciri halinde yükselir. Buda Külliyeye tatlı bir
görüntü sağlamaktadır.
Tabhane: Cami avlusunun kuzey-batı köşesinde yer
alır ve biçim L harfine benzer. Altı oda, iki eyvan ve helalar
grubundan oluşur. Odalarda birer ocak bulunur. Cephe duvarları klasik
tuğla, kaba tarafları küfeki taşlarla örülmüştür.
Ahşap
Ev: Külliyenin doğu
köşesinde sonradan cami kandilcisi için yapılmış
olduğu sanılan bu muhdes ev tamamen külliyenin alanı içinde yer
almaktadır. Ama sonraları her nasılsa kandilcinin kişisel
malı haline gelmiş.
Kütüphane: Külliyenin batı yönünde yer alan
yapıların ortasında, cami avlusunun ana kapısı
üzerinde fevkani bir yapıdır. İki tanda taştan oturma sekileri
bulunan bir antreye açılır. Burada yer alan sağ taraftaki
kapıdan Kütüphaneye çıkışı sağlayan taş
merdivenlerin sahanlığına çıkılır.
Bugün ziyaret
edildiğinde karşımıza çıkan mükemmel görünümlü
Külliye nin bugünkü görünüm ve mükemmelliğini tamamen Sn. Yüksek Mimar
Cahide Tamer e borçludur. Vakıflar Genel Müdürlüğü nün Külliye nin
eski haline getirilmesini karara bağlamış olması
aslında o günkü koşullarda inanılmaz bir olaydır.
Sn. Cahide hanımın
sağladığı bilgilere göre restorasyon 1961 yılında
başlatılmış ve bitirilmesi tam 9 yıl sürmüş ve
çalışmalar 1970 yılında tamamlanabilmiştir. Bu süreç
içinde ihale iki kez Keşif Bedeline uğramış ve dört
ayrı yüklenici firma değiştirmiş. Denetim
Teşkilatı nda görev alan yetkililer, Şantiye Şefi olarak,
Şahin ormanlar, Fatih Uluengin ve Öztekin Özkan, Sürveyan Tekniker olarak
Yavuz Tutaş, Denetim olarak İlhan Öz ve Fikret Çuhadaroğlu,
Kontrol Elektrik Mühendisi olarak Ümit Karadenizli, Grubun Şefi görevinde
ise restorasyonun başlamasından bitirilişine değin Sn.
Cahide Tamer görev almışlar.
Restorasyonun toplam ihale ve
keşif bedellerini aktarayım da küçük dilinizi yutun.
Okuyacağınız rakam sizlere inanılmaz gelecek. Toplam
keşif bedeli, 1,295,595 Lira ve 76 Kuruşu, toplam ihale bedeli
1,166,278 Lira ve 16 Kuruş. Tabii ki yıllar 1960lar. Ama
karşılaştırma için bizlerin ne denli
yoksullaştığımızı ve çocuklarımızın
da ne derece yoksullaşacaklarını siz hesaplayın artık.
1970 yılından
itibaren ta günümüz dek külliye oldukça iyi korunmuş ve bakımı
çok iyi yapılmış ki halen insanı büyülüyor ve huzur
veriyor. Karşılaştırma için illaki 1961 yılında
çekilmiş siyah-beyaz resimlerini görmek gerek. Bu resimleri doğal olarak
Cahide Tamer sağlamış. Külliye nin her bir köşesini virane
hali ile görüntülemiş ve restorasyondan sonra ki görüntülerini de
almış. Geriye bence harika bir belgeler topluluğu
bırakmış. Başta, Sn.
Cahide Tamer hanıma ve bu külliyenin bizlere kazandırılmasında
emekleri geçen ve isimlerini gururla yukarıda
sıraladığım diğer görevlilere
şükranlarımı sunmak istiyorum. O yıllarda böyle bir
bakış açısında ve gelecek nesillere belgeler bırakma
görüşüne sahip çok değerli bir mimarımızmış.
Kendisini saygı ile anıyorum.
Burada aktaracağım
siyah-beyaz görüntüler doğal olarak onun kitabından
alınmıştır. Görüntüler sayısal makine ile kitaptan
aktarıldığı için tarayıcı ile aktarılmadan
doğal olarak biraz farklılık göstermektedir. Ancak yinede ilk
sıralarda yer alan bugüne ait resimler ile restorasyon öncesi yani 1960
yıllarındaki Gebze nin ve Külliye nin cami minaresinden
çekilmiş genel görüntüleri ve kısım kısım külliyenin
diğer yapılarının o zamanlardaki görüntüleri
karşılaştırma yapıldığında aradaki fark
inanılmaz olmaktadır.
Gönül istiyor ki her ata
yadigarı eski eser böyle dönüşümlerden geçebilsin ve bizlere o mistik
eski zamanları yaşatabilsin. Ama maalesef her yerde
gözlemlendiği üzere her birisi kendi halinde yavaş yavaş
gözlerden yitip gitmekteler.
Şimdi külliyenin bu
günkü hale getirilmesine işin ta başından bitirilişine
değin emeği ve göz nuru geçmiş Denetim grubu Şefi Yüksek
Mimar Sn. Cahide Tamer kimdir, bu bilgiler bir göz atalım. Cahide Tamer İstanbul da doğdu.
Lise eğitimini Erenköy Kız Lisesi nde, Yüksek Öğrenimi ise
Güzel sanatlar Akademisi nde Resim, Türk Tezyini sanatlar Akademisi nde
gördü.
1943 yılında Devlet
Güzel sanatlar Akademisi nde Yüksek Mimarlık bölümünü bitirdi. 1943-1956
yılları arasında M.E.B. Eski Eserler ve Müzeler Genel
Müdürlüğü teşkilatında çeşitli görevlerde bulundu.
1954-1970 yılları arasında ise M.E.B. Eski Eserler Koruma
Encümeni Mimarlığına 1. Ek görev olarak atandı. 1956
yılında ise vakıflar Baş Müdürlüğü, Mütehassıs
Baş Mimarlık kadrosuna atandı.
Aynı yıl Kiliseler Onarım Bürosu Yüksek Mimarlık
Kadrosuna 2. Ek görev ile atandı. 1961 yılında Fransız
Hükümeti tarafından Chevalier de LOrdre des Arts et des Lettres
nişanı ile ödüllendirildi. 1982 yılında kendi isteği
ile Vakıflar Baş Müdürlüğü nde ki görevinden emekli oldu. Eski
Eserlerin Eski hallerine getirilmesi konularında yada restorasyonlarını
gerçekleştirdiği çeşitli eserlerin öykülerini anlatan
çeşitli kitaplara imza attı.
Bu yazının
hazırlanmasında, Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Restorasyonu
[1961-1970] Y.M. Cahide Tamer, İstanbul 1999, TTOK Yayınları,
eserinde yararlanılmıştır. Değerli
katlılarından dolayı TTOK a şükranlarımı ifade
ederim.
Buraya ilave ettiğim görüntüler ĵ
oranında küçültülmüştür. Özgün olanları adreslerini
belirttiğim Web Sayfalarımda mevcuttur. Resimleri ĵ oranında
küçültmek zorunda kaldım, Word Kelime İşlemcisi bu tür resim ve
grafik ilevelerini taşımada oldukça zorlanmaktadır.
http://www.community.webshots.com/user/erkankiraz
http://www.community.webshots.com/user/erkankirazi
http://www.community.webshots.com/user/erkankirazi2
http://www.community.webshots.com/user/erkankirazi3
http://www.virtualtourist.com/erkankiraz
http://www.trainweb.org/demiryolu
erkankiraz@yahoo.com 12/08/01
İ Copyrighted to
Erkan Kiraz.
Bu yazi ancak kaleme alanin izni alinarak
tekrar yayinlanabilir yada dağıtılabilir.
This study may be
re-copied or re-distributed only with prior consent of its Author.
Prepared By Erkan
Kiraz erkankiraz@yahoo.com on 12/08/01.